Nereden başlasak, en iyisi bunu sormamak.
Güneye giden yolu çıkmak iki günlerini alacaktı hem uygun bir kervan olmaksızın gitmeleri mümkün bile değildi. Yolun kendisi ise haftalarını alırdı ki bu sadece siyah çölün sınırlarına kadar geçerliydi. Oradan ötesi için hem bir kervan bulmak mümkün değildi hem de izlenecek bir yol olmadığından ne kadar süreceği bile belli değildi . Tek umutları sir sarhoşun izini bulup takip etmek delice bir şey yapmadan önlemekti. Nisan bir süre boyunca yeterince yoğunlaşırsa sir sarhoşun yanına bir kapı açabileceğini düşündü fakat beceremiyordu. Daha fazla odaklandı, daha kuvvetli dinledi ve bekledi beklediki kapılar birbirine bağlansın ona da sadece çevirmek kalsın. Bir süre sonra bir şeyi yanlış yaptığını düşündü belki biraz daha güçlü olmalıydı ya da belki daha dikkatli belki de sabırlı mı ? Bazen bir şeylerin daha fazla ya da az olması gerekmez gereken bir şey yoktur o şey ne yaparsanız yapın ya olacaktır ya da olmayacaktır. Sonra Nisan ufak bir keşifte bulundu. Çoğu keşfin yapıldığı gibi, Bir yerden dikkatsiz bir dönüş ve okunacak iyi bir kitap. Merkez dünya Atlası bu aralar nisan ın favori kitabıydı, Sir sarhoş a yardım etmek ya da daha önemlisi eve dönmek istiyorsa daha fazla bilgiye ihtiyacı vardı. Gerçi onu eve götürecek bilgi ve malzemeler elindeydi. Kendi evlerine bir kapı açması için biraz odaklanması ve evini düşlemesi yeterliydi ama önemli bir nokta vardı. Evini ona hatırlatacak yani dünyasını sabitleyecek bir eşya ile temas etmedikçe o kapıyı açması mümkün değildi. Sırf bunu duyduğunda ne den sir sarhoşun yanına kapı açamayacağını anlamış olmalıydı aslında ama bu çok anlık ve o iki gün önceki pazar yerindeki karmaşadan hemen önce söylenmişti. Bu yüzden hatırlaması mümkün olmadı. Nsan ın yaptığı keşfe gelirsek ; kirli sakal ile birlikte köpek balıklarından kaçtıkları zaman nisan gittikleri yeri sadece orada hiç su olmamasını dilediği için gittiğini sanıyordu. Öyleydi de zaten ama orası Nisan ın bilmediği bir yer değildi. İşte atlasta tam karşısındaydı.Nisan ın üzerine çıkıp etrafı kontrol ettiği o yıkık duvarın resmi ve uçuşan tozlar; merkez dünya daki ilk yerleşimlerden biri olduğu düşünülen harabeduvar kalıntıları. Şimdi dilediği yere kapı açabilme yeteneği biraz şüpheli duruyordu. Peki kirli sakalın korumaları anahtarı ondan almak istediklerinde ne olmuştu ya da evlerinin bahçesindeki söğüt geçit nasıl açılmıştı. Eksik olan bi şeyler vardı ama yavaş yavaş toplayacaktı. Eh bir kısmı için çok beklemesi gerekmedi.İki gün nce pazar yerindeonu evine gönderecek anahtarcı etrafın güvenli olduğuna karar vermiş olmalı ki saklandığı yerden çıkıp nisan ile buluşmayı kabul etmişti; tabiki ufak bir ödeme sözü karşılığında. Nisan ın artık eve dönmek istemediğini yerine elindeki anahtarcılar ile ilgili bütün bilgiyi ve mümkünse kitapları satın almak istediğinde hem şaşırmış hem de rahatlamıştı. Eh bir kapı açması gerekmediği için rahattı bu günlerde kapı açanların başına neler geldiğini herkes biliyordu hele ki başka dünyalara kapı açanların başına. Anahtarcı yakındır bizleri de zindanlara atmaya başlarlar diye düşünüyordu. Neyse ondan kapı açmasını isteyen yoktu. Çocuğa bir şeyler anlatabilirdi, ne sorun çıkardı ki anahtarcı olmak daha yasadışı bir şey değildi hem çocuktan da bir şeyler öğrenebilirdi faydalı bir alışveriş hem de bunun için ödeme alacaktı. Eh bu son yaşanan olaylar hyatını kolaylaştırmıyordu. Sanki vebalıymış gibi ondan kaçanlar oluyordu; ne sanıyorlardı durmadan başka dünyalara kapı açıp buraya birilerini mi getiriyordu; sanki kolay bir işmiş herkes yapabilirmi gibi. Yılların çalışması gerekirdi hem sadece bu da yetmezdi iyi bir kilit ustasının yaptığı bir takım ve fazla fazla gereken sihir gücü üstelik bunlarda yetmezdi ama neyse kim anlardı ki onu bu velet mi. Hah ne gezer , gerçi o pazar yerinde olanları unutamıyordu. Gerçekten egon a kapı mı açmıştı hem tek kaşını oynatmadan hem anahtarı bile yoktu elinde yoksa var mıydı? Büyük ihtimal ile başka bir şey olmalıydı. Anahtarcı 20 yıldır egon a kapı açardı ve kolay bir iş değildi. Acaba yanlışlıkla o mu açmıştı kapıyı. Yanlışlıkla egona kapı açabilecek kadar büyün olsaydı baş anahtarcı olurdun saçma saşma düşünme diye kendine kızdı. Anahtarcı yaklaşık beş dakikadır kendi kendine mırıldanıyor sakalını iki parmağı ile tarıyordu. Nisan bir an için teklifini yükseltmesi gerektiğini düşündü gerçi kirli sakal yeterli olacağını söylemişti ama yeterince sikkesi vardı hatta fazlası bile bu paraları kervan başı muareden aldığı için hala kendini suçlu hissediyordu sadece bir paket jelibona 50 devenin yükü ile alınabildiği nerede duyulmuş ama el muare aynı düşünce de değildi ona göre inanılmaz değerli bir mal elindeydi ; nisan isteseydi 50 değil 100 deve verirdi. Nisan da anahtarcı gibi düşüncelere dalacakken kirli sakal ın kibar öksürüğü ile ayıldı. Tam fiyatı yükseltmek için ağzını açacakken Anahtarcı konuştu, Elimde bazı değerli kitaplar var, sana satabilirim. kitap başına 4 sikke isterim.Nisan olur diye kabul etti kirli sakal ın onaylar ifadesini görünce.
Aslında Kirli sakal ın kitapların fiyatından hiç haberi yoktu ama 4 sikke makul bir ücret gibi gelmişti. Anahtarcı atalyöden mezun olduktan sonra ders kitaplarını elinden bir türlü çıkarmamıştı ki şu an böyle yaptığı için şansına dua ediyordu. 10 15 kitabım var sana verebileceğim dedi anahtarcı. Nisan teşekkür etti kirli sakal onayladı, Zenginim artık diye sevindi anahtarcı , bu anlaşmadan sonra çocuk ne istese verebilirdi. O kitapların tümüne dahi bir sikkelik para ödemediğini düşündükçe daha da mutlu oluyordu şimdiyse 50 sikkeye yakın kazanacaktı. Suratındaki aptal gülümsemeyi silmeye çalışarak çocuğa ne isterse sorabileceğini yemek boyunca yanıtlayabileceğini söyledi
Leave a comment